DOLAR
32,9449
EURO
35,7631
ALTIN
2.529,53
BIST
10.891,42
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Adana
Açık
36°C
Adana
36°C
Açık
Cumartesi Açık
38°C
Pazar Açık
38°C
Pazartesi Az Bulutlu
36°C
Salı Az Bulutlu
36°C

2023 yılında en az 1932 işçi işyerinde hayatını kaybetti

2023 yılında en az 1932 işçi işyerinde hayatını kaybetti
03.03.2024 12:05
A+
A-

Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Adana İl Koordinasyon Kurulu (İKK) 3 Mart İş Cinayetlerine Karşı Mücadele Günü kapsamında basın açıklaması yaptı.

TMMOB Adana İKK Sekreteri Ahmet Uncu tarafından yapılan açıklamada; yıllardır rutinin değişmediğini, her gün 5 emekçiyi iş cinayetlerinde kaybettiğimizi, geçen yıl da en az 1932 işçinin hayatını kaybettiğini ifade etti.

Ahmet Uncu’nun yaptığı açıklamada şu sözler yer aldı:

“ 3 Mart 1992 tarihinde Zonguldak Kozlu’da kömür ocağında meydana gelen ve 263 emekçinin hayatını kaybettiği grizu patlamasının üzerinden 32 yıl geçti.

Yine madenlerde, inşaatlarda, tarımda, ormanda, kimya sanayiinde, taşımacılıkta, tersanelerde, ticaret ve büro işyerlerinde iş cinayetlerini, işçi ölümlerini, katliamları konuşuyoruz. Ne yazık ki, insana, emekçiye, doğaya düşman olan düzen, emekçi ve doğa katliamı sürüyor.

Özelleştirme, taşeronlaştırma, sendikasızlaştırma, kuralsızlaştırma,  denetimsizleştirme politikaları, çalışma saatlerinin uzatılması/mesai saatlerinin uzatılması, çalışma ortamının düzensizliği, gerekli güvenlik önlemlerinin alınmaması, etkin bir denetim sisteminin kurulmaması sonucunda meydana gelen ölümler, meslek hastalıkları, sakat kalma her geçen gün artıyor.

Sermaye sınıfının temsilcisi siyasi iktidar, iş cinayetlerinin ardından; ‘kader, fıtrat, kader planı”, “acı çekmeden güzel öldüler”,  “bu mesleğin kaderinde var’ şeklinde açıklamalar yapmayı uygun görüyor. Çünkü ölenler ne kendi evlatları, ne de yakını. Onların insan ve insan emeğine karşı kayıtsız tutumları iş cinayetlerini her geçen gün artırıyor.

Yıllardır, rutin değişmiyor… Her gün 5 emekçiyi iş cinayetlerinde kaybediyoruz. İSİG Meclisinin raporuna göre 2023 yılında en az 1932 işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti.

13 Şubat 2024 tarihinde işçi katliamlarına bir yenisi daha eklendi… Erzincan İliç’te bir altın madeni işletmesinde liç yığınındaki resmi beyanlara göre 10 milyon metreküp malzemenin kayması ile malzeme altında kalan 9 işçi hayatını kaybetti. Can kaybının yanında yığına uygulanmış olan kimyasal işlem nedeni ile malzeme içerisindeki siyanürlü solüsyon sonucu ağır metallerin toprağa ve suya karışması ve bir çevre katliamının yaşanması da söz konusu.

İş cinayetlerinde her yaştan emekçi yaşamını kaybetmektedir. Mesleki Eğitim Merkezleri (MESEM) kapsamında 1 gün okulda, 4 gün işyerinde ‘eğitim’de olan “öğrenci”lerin de işyerlerinde yaşamını kaybettiği haberlerine rastlamaktayız. Arda Tonbul, Ulaş Dumlu, Zekai Dikici, Ömer Çakar, Ömer Girgin, Murat Can Eryılmaz’ Mesleki Eğitim Merkezi (MESEM) adı altında çalıştırılırken işyerlerinde ölüme gönderilen çocuklardan bazıları… Açıkça ifade ediyoruz; MESEM bir eğitim projesi değildir, tamamen denetim dışı bırakılan ucuz çocuk işçilik projesidir.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, işçi katliamlarını, doğa katliamlarını sadece seyrediyor. Önlemek gibi bir kaygıları çabaları olmadığı gibi yaptıkları uygulamalarla deyim yerindeyse teşvik ediyorlar. Aynı şekilde Milli Eğitim Bakanlığı da çocuk ölümlerini seyretmeye devam ediyor.

Etkin bir denetim sistemi oluşturmayan siyasi iktidarın, bakanlıkların ve bakanların bu tutum ve davranışı hizmet kusurudur.

2012 yılında TBMM’de kabul edilen ve büyük iddialarla yürürlüğe konulan 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu hiçbir sorunu çözmemiş, sadece işçi sağlığı ve güvenliğini piyasalaştırmıştır. İşçi sağlığı ve güvenliği Ortak Sağlık Güvenlik Birimi (OSGB) olarak adlandırılan ticari kuruluşlara havale edilmiştir.  OSGB’ler de ücret karşılığı hizmet verdikleri işyerlerini hoşnut tutmanın çabasındadırlar.

31 Mart yerel seçimleri öncesi denetimler seçim öncesi sermayeyi rahatsız etmemek için tamamen durdurulmuş durumdadır. Denetlenen işyerlerinde ise yürürlükte olan iş mevzuatı nedeniyle idari işlem uygulanmamakta yalnızca süre verilmektedir. İş cinayetleri sonrası, işverenler caydırıcı ceza ile karşılaşmamaktır.

Ölmek değil, yaşamak istiyoruz!

Artık yeter diyoruz.

Bunun için;

·         4857 sayılı İş Kanunu, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu başta olmak üzere çalışma yaşamına ilişkin tüm düzenlemeler işçi, emekçi hak ve çıkarlarını, örgütlülüğü, işçi/sendika denetimini esas alan atipik çalışma biçimlerini yasaklayacak şekilde yeniden düzenlenmelidir.

·         Bu düzenlemelerin içeriğinin belirlenmesinde sendikalar, meslek örgütleri, üniversiteler esas belirleyici unsur olmalıdır.

·         İşçi sağlığı ve iş güvenliğine ilişkin mevzuat, eğitim, denetim vb. tüm politikaların belirlenmesi, yerine getirilmesi için idari ve mali yönden bağımsız Ulusal İş Sağlığı Güvenliği Kurulu/Enstitüsü kurulmalıdır.

·         Bakanlıkların sorumluluğu “ Müfettiş görevlendirdik” cümlesi ile sınırlandırılamaz, her can kaybında idarenin sorumluluğu da değerlendirilmelidir.

·         Türk Ceza Kanunu’na ‘İş cinayetleri’ konusunda doğrudan hükümler içeren maddeler konulmalıdır.

·         İşyerlerinde işçi sağlığının güvenliğinin sağlanması işveren yükümlülüğüdür. Bunun yanında rehberlik ve danışmanlık yapmak üzere iş güvenliği uzmanı, işyeri hekimi, işyeri hemşiresi görevlendiriliyorsa; bu kişilerin sicillerinin tutulması, eğitimi, denetlenmesi konularında meslek örgütleri görevli olmalıdır.

Son sözümüz de kendimize…

Bu ölümleri ancak ve ancak işçiler, emekçiler, sendikalar, meslek örgütlerinin birlikteliği ve örgütlü mücadelesi önleyebilir. Yeni cinayetler yaşanmaması için hiçbir iş cinayetini unutmayacağız!

Sorumluları, affetmeyeceğiz! Ve mutlaka bizlerden çalınan yaşamların ve emek sömürüsünün hesabını soracağız!”

İnşaat Mühendisleri Odası Adana Şubesi, tarafınıza yollanan iş ilanlarını ve etkinliklerin bildirimlerini içeren e-postaların içeriğinden ve gerçekliğinden sorumlu tutulamaz. Kurumumuza gönderilen iş ilanları, üyelerimize doğrudan ve/veya dolaylı olarak iletilmesi hedeflenmiş ve üyelerimizin faydalanmaları amacı ile gönderilmiştir. E-posta gönderiminin tarafınıza gönderilmesini istemiyorsanız, bu mesajı tarafımıza yeniden yollayarak konu başlığına “E-POSTA İSTEMİYORUM” yazınız.

Daha yeşil bir dünya için gerekmedikçe lütfen çıktı almayınız.

Chamber of Civil Engineers Adana Branch will not be held responsible for the contents and reality of the e-mails concerning job advertisements and activities that have been send to you. The job advertisements that have been sent to our administration are forwarded directly and/or indirectly to our members for their own benefits. In order to unsubscribe, please resend this e-mail to us by writing “I DO NOT WANT TO RECEIVE E-MAIL” to the subject box.

Please consider the environment before deciding whether to print this e-mail.YanıtlaTümünü yanıtlaİlet

Katılımcı paneli kapatıldı

https://acdn.adnxs-simple.com/ast/safeframe/static/0.60.1/html/safeframe-v2.html

Reklam

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.